775 research outputs found

    Sulfide capacities of lead oxide containing silicate and alumina silicate slags

    Get PDF
    Bu çalışmada PbO-SiO2 ve PbO-AlO1.5-SiO2 curuf sistemlerinin kükürt kapasiteleri gaz-curuf dengeleme yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Bu amaçla, 1 atm. basıncında saf SO2 gazının 1373 K sıcaklıkta oluşturduğu 2.07x10-8 atm. PO2 ve 2.94x10-5 atm. PS2 kısmi basınçları altında platin ve/veya alumina pota içerisindeki curuf numuneleri 8 saat süreyle dengelenmiştir. Her iki sistem için de bazikliğin artışıyla curuf içerisindeki kükürt miktarında artış meydana geldiği belirlenmiştir. Elde edilen kükürt kapasiteleri sonuçları (Cs), oksitlerin ve sülfürlerin kimyasal ve çözelti özelliklerini kullanarak curufların kükürt kapasitesini hesaplayan Reddy-Blander modeliyle (RB) kıyaslanmıştır. Deney ve modelleme ile belirlenen kükürt kapasitesi sonuçları birbirleriyle uyumlu bulunmuştur.Anahtar Kelimeler: Curuf, kurşun oksit, kükürt kapasitesi, Reddy-Blander modeli.  PbO-SiO2 subsystem is one of the important parts of the lead/zinc smelting slag system. PbO-AlO1.5-SiO2 subsystem is also important, since the alumina is introduced into the system as an impurity from ore feed stocks, coke ash and refractory lining of the smelting furnace. In order to understand the sulfide capacity behavior of the complex smelting slag system, first it is necessary to investigate these subsystems. In this study, the sulfide capacities of PbO-SiO2 and PbO-AlO1.5-SiO2 slags were studied using gas-slag equilibrium technique. The experiments were conducted in platinum and alumina crucibles using 1 atm. SO2 gas which created 2.07x10-8 atm. PO2 and 2.94x10-5 atm. PS2 at 1373 K for 8 hours. It was found that for both slag systems, sulfide solubility increased with an increase of basicity. The experimental sulfide capacity (Cs) results were also compared with the Reddy-Blander model based on a simple solution model and on knowledge of the chemical and solution properties of sulfides and oxides. The Reddy-Blander model (RB) for calculating Cs in the binary PbO-SiO2 and ternary PbO-AlO1.5-SiO2 slags ?a priori? is shown to be in good agreement with the experimental data. It can be concluded that the sulfide capacities of slags are directly proportional (i) to the equilibrium constant KM, and (ii) to values of aMO, which are related to the solution properties.Keywords: Slag, lead oxide, sulfide capacity, Reddy-Blander model

    PTPN22 gene polymorphism in Takayasu's arteritis

    Get PDF
    Objective. Takayasu's arteritis (TA) is a chronic, rare granulomatous panarteritis of unknown aetiology involving mainly the aorta and its major branches. In this study, genetic susceptibility to TA has been investigated by screening the functional single nucleotide polymorphism (SNP) of PTPN22 gene encoding the lymphoid-specific protein tyrosine phosphatase. Methods. Totally, 181 patients with TA and 177 healthy controls are genotyped by PCR-RFLP method for the SNP rs2476601 (A/G) of PTPN22 gene. Polymorphic region was amplified by PCR and digested with Xcm I enzyme. Results. Detected frequencies of heterozygous genotype (AG) were 5.1% (9/177) in control group and 3.8% (7/181) in TA group (P = 0.61, odds ratio: 0.75, 95% CI: 0.3, 2.0). No association with angiographic type, vascular involvement or prognosis of TA was observed either. Conclusion. The distribution of PTPN22 polymorphism did not reveal any association with TA in Turkey. © The Author 2008. Published by Oxford University Press on behalf of the British Society for Rheumatology. All rights reserved

    The determination of the pituitary gland, optic chiasm, and intercavernous distance measurements in healthy subjects according to age and gender

    Get PDF
    Background: This paper was undertaken to determine the morphometry of pituitary gland diameter, pituitary gland height, intercavernous distance, optic chiasm diameter and optic chiasm height in skulls of Turkish population aged between 18 and 60 years. Materials and methods: It was a retrospective study in which 292 subjects were included 187 females and 105 males, ranging from 18 up to 60 years. Subjects underwent brain magnetic resonance imaging in the Radiology Department. Statistical analysis was performed with SPSS 21.00 programme. ANOVA test, χ2 test, and Pearson correlation analysis were used to determine the relation and significance between measurements and age group. The p < 0.05 value was considered as significant. Results: The groups were divided into five groups according to age. The overall means and standard deviations of the measurements were: pituitary gland width, 13.09 ± 1.99 mm; pituitary gland height, 4.91 ± 1.10 mm; intercavernous distance, 15.93 ± 3.05 mm; optic chiasm width, 12.82 ± 1.27 mm; and optic chiasm height, 2.80 ± 0.49 mm in females, respectively whereas, the same measurements were 12.96 ± 1.74 mm; 4.79 ± 0.95 mm; 16.08 ± 3.11 mm; 13.13 ± 1.37 mm; 2.86 ± 0.70 mm in males, respectively. Height of the pituitary gland reached a maximum in the age group of 18 to 20 years in both females and males and there was a decrease in the pituitary gland height in the subsequent age groups. Conclusions: Knowledge of the variation in the size of pituitary gland, intercavernous distance and optic chiasm is important to evaluate the dimensions of these structures for clinical and pathological processes

    Yurt Dışında Yaşayan Türklerin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Katılım Sürecine İlişkin Görüşleri.

    Get PDF
    Türkiye AB ilişkileri sadece siyasi bir süreçten ibaret değildir. Bu süreç içerisinde yaşayan halklar vardır. Bu kişilerin AB’ye ilişkin düşüncelerini, beklentilerini ve yaşam deneyimlerini öğrenmek demokrasi ve onunla ilişkili olarak AB’ye yönelik bilinçli bir kamu (gündemi) oluşturabilmek açısından gereklidir. Türk insanı göçmen statüsü veya vatandaş olarak yıllardır AB ülkelerinde yaşamaktadır. Ancak gelinen noktada Türkiye’nin üyeliğinin artık ne kadar gerekli olduğu ve Türk insanına neler sağlayabileceği sorgulanmaktadır. Bu araştırma, AB deneyimini fiili olarak yaşamakta olan Türk vatandaşlarının Birlik hakkındaki düşüncelerini bilimsel verilerle ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Bir anket uygulaması ile desteklenen bu çalışmada önemli bulgulara ulaşılmıştır. Bu araştırmada Yurtdışında yaşayan Türklerin Avrupa Birliği’ne ve Türkiye’nin AB’ye üyeliğine bakış açısı konusu incelenmiştir. Bu bağlamda Avrupa genelinde toplam 6 ülkede 5515 katılımcıya iki bölümden oluşan toplam 35 soruluk bir anket formu uygulanmıştır. Avrupa Birliği hakkında ne derece bilgiye sahip oldukları ve bilgi kaynaklarının neler olduğu, AB’ye ilişkin düşünceleri ve ardından AB ve entegrasyon hakkındaki görüşleri 5’li likert ölçekle sorgulanmıştır. AB’ye ilişkin özelliklerin demografik değişkenlere göre değişim gösterip göstermediği test edilmiştir. Oluşturulan ölçeğin güvenilirliğini test etmek amacıyla Cronbach’s alpha analizi uygulanmış ve güvenirlik katsayısı 0,952 olarak bulunmuştur. Sonuç olarak, Türklerin Avrupa kıtasındaki varlığının Türkiye’nin AB’ye üye olma sürecinde bir destek olduğu görülmektedir. Özellikle STK’ların temsiliyeti Türkiye’nin AB’ye girmesi konusunda oldukça destek olmaktadır. Katılımcılar Türkiye’nin AB’ye girmesine imkânsız olarak bakmaktadırlar. Türkiye’nin hiçbir zaman bir AB ülkesi olamayacağına dair inanç yüksektir. Yaş değişkeni ile AB’ye katılım konusunda destek ve ülkeye uyum sorununa ilişkin görüşlerde farklılıklar tespit edilmiştir. Ayrıca gelir durumu ülkelere göre farklılık göstermemektedir. Tüm ülke vatandaşlarının gelir düzeylerinin düşük olduğu bulunmuştur. Cinsiyet ile AB’nin dezavantajlı olduğunu düşünme arasındaki ilişki bağımsız bulunmuştur. Her iki cinste AB dezavantajlı olarak görülmektedir

    Community succession in hydrothermal vent habitats of the Eastern Lau Spreading Center and Valu Fa Ridge, Tonga

    Get PDF
    Patterns of succession in Lau Basin hydrothermal vent communities determined with high-resolution imagery and in situ physico–chemical data collected over 4 yr and analyzed within a Geographic Information System show that Alviniconcha snails are a pioneering group, the snail Ifremeria nautilei is a mid-successional species, and the heat-intolerant mussel Bathymodiolus brevior dominates when venting declines. The associated fauna also changes as communities progress through the successional stages, and eventually non-vent–endemic deep-sea species appear when venting has mostly subsided. This is a unique example of primary succession in which the primary producers form symbiotic associations with mobile animals, resulting in successional patterns not observed in other systems. I. nautilei dominates newly formed substrates or venting sources where both I. nautilei and Alviniconcha spp. are already established (e.g., by migration), while Alviniconcha spp. seem to be better at colonizing newly active vents (e.g., by settlement) that are remote from colonized vents. Thus, on the scale of a 5–39 m2 diffuse flow area or a single edifice, the mid-successional species dominates new substrates instead of the pioneering group. These communities are remarkably stable over long time periods relative to other hydrothermal vent regions. In addition to the sequential replacements of species as sites age and overall conditions change, Lau vent animals track changes in vent fluids and relocate themselves when local hydrothermal plumbing changes over small spatial scales

    Küreselleşme Sürecinde Üniversitelerin İş ve Sanayi Sektörüyle Olan İlişkileri ile Öğrencilerine Sağladığı Avantajların Uygulamalı Örneği,

    Get PDF
    Küreselleşen rekabet ortamında emek gücüne verilen önem her geçen gün artmaktadır. Bu emek gücünün yetiştirilmesinde ve iş çevrelerinin beklentilerinin göz önüne alınarak istihdamın sağlanmasında bilgi üreten üniversitelerin önemli sorumlulukları vardır. Üretilen bilgilerin ülke sanayisinde ürün çıktısına dönüştürülmesi için üniversite-sanayi işbirliğinin etkin rol oynaması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin iş ve sanayi sektörü ile olan ilişkilerinin kendilerine sağladığı avantajlara ilişkin algılarının tespit edilmesi ve söz konusu algıların bazı demografik özelliklere göre farklılaşıp farklılaşmadığının test edilmesidir. Araştırma uygulamalı bir alan çalışmasıdır. Bu bağlamda 200 katılımcıya iki bölümden oluşan bir anket formu uygulanmıştır. Verilerin analizinde frekans tabloları, betimleyici istatistikler, bağımsız örneklem t testi, tek yönlü varyans analizi (anova) ve Tukey testinden faydalanılmıştır. Araştırmada üniversitelerin iş ve sanayi sektörü ile olan ilişkilerinin öğrencilere sağladığı avantajlara ilişkin algıların öğrenim durumu ve cinsiyet bakımından farklılaştığı, söz konusu algıların kamu okullarında öğrenim görenlerde ve erkek öğrencilerde daha olumsuz olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, öğrencilerin okudukları üniversitenin kendilerine iş olanakları sağlayacağı kanaatinde olmadıkları ve üniversite-sanayi işbirliği içerisindeki kurum ve işletmelerin ortak eğitim politikası uygulamalarının daha etkin ve faydalı olacağına dair görüş belirttikleri saptanmıştır. Sonuç olarak, üniversiteler ve iş yaşamı içerisindeki kurumların bir araya getirilerek ortak çalışmaların yapılmasına ilişkin planlamalar yapılması ve bu doğrultuda çeşitli eğitim ve organizasyonların gerçekleştirilmesinin üniversite-sanayi işbirliğinde etkin rol oynayacağı söylenebilir

    Sivil Havacılık Sektöründe Kabin Personelinin Algıladıkları Liderlik Stilleri Ve İş Tatmini Üzerindeki İlişkileri: Türk Hava Yolları Örneği,

    Get PDF
    Bu çalışmanın temel amacı yöneticilerin liderlik davranışlarının, kabin memuru olarak çalışanların iş tatminleri üzerindeki etkilerinin araştırılmasıdır. Araştırma kapsamında Türk Hava Yolları içerisinde görev yapan kabin memurlarının algıladıkları liderlik stilleri ile iş doyumları arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmanın evrenini THY “Türk Hava Yolları” örneklemini ise ilgili kurumun “Kabin Memuru” olarak çalışan personeli oluşturmaktadır. Çalışmanın uygulama aşaması yaklaşık olarak iki buçuk ay sürmüş olup, katılımcılara toplamda 750 anket formu dağıtılmıştır. Katılımcılar rastgele seçilmek üzere belirlenmiştir. Çalışmada iki ölçekten oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Kullanılan anket formunda 128 ölçekli soru bulunmaktadır. Bu soruların 64 adeti 4’lü likert ve 36 adeti ise 5’likert ölçekten oluşmaktadır. Çalışmada kullanılan anket daha önceden farklı bir çalışmada kullanılmış olup, güvenirliliği sağlanmış bir ankettir. Katılımcılardan elde edilen anket verileri SPSS 20.0 istatistik programı ile analiz edilmiştir. Güvenirlilik analizi sonucunda 0.909 ve 0.925 Cronbach's Alpha katsayısı elde edilmiştir. Araştırmanın amacına yönelik olarak iş doyumu ve liderlik arasındaki ilişkinin belirlenmesi için Pearson korelasyon analizi yapılmıştır. Ayrıca bağımsız örnek ve değişkenlere ilişkin olarak t testi kullanılmıştır. Yapılan araştırma ve elde edilen veriler doğrultusunda liderlik algısı ile iş doyumu arasındaki ilişki incelenmiş “Dönüşümcü liderlik algısı arttıkça iş doyumunun azaldığı”, “Serbestlik tanıyan liderlik algısının artması sonucunda ise iş doyumunun da arttığı” saptanmıştır
    corecore